“Hiç Kendinizi Bir Mültecinin Yerine Koydunuz mu?” 

Neredeyse her gün haberlerde görüyoruz: güvenli bir yer arayışında her şeyi arkalarında bırakıp evlerinden ayrılan mülteciler…  Ama kaçımız gerçekten onlarla aynı durumda olsaydık ne yapardık diye durup düşündü? Onların yerinde olsaydık ne kadar zor kararlar almamız gerekirdi? 

Abdellatif kendi ve ailesi için bu zor kararları vermek zorunda kaldı. 

Suriye’de savaş çıkmadan önce eşi ve çocukları ile rahat bir hayat sürüyordu. Her sabah uyanır, kahvaltı eder ve işe giderdi. Gününü ofiste geçirdikten sonra ailece vakit geçirmek ve biraz televizyon izlemek için eve dönerdi. Günleri böyle geçerdi. Sakince işini yapar sıradan bir devlet memuru olarak çalışırdı. 

Abdellatif’in bu sakin hayatı 5 yıl önce elinde olmayan sebeplerle değişti. Suriye’deki çatışmalar her şeyi değiştirdi. Bir zamanlar huzur içinde sürdürdüğü hayatı artık yaşam mücadelesine döndü. Hepimizin her zaman olacağına inandığı su, elektrik gibi ‘küçük’ şeyler bile artık yoktu. Su ve elektriğin olmadığı bir evde ailenize nasıl yemek pişirebilirsiniz ki? Ancak bu temel hizmetlerin eksikliği buzdağının sadece görünen kısmıydı. Bombalamalar tüm mahalleyi sarstı. En sevilen restoranlar, mahalledeki çarşı artık sadece moloz yığınına dönüştü. Temel gıda ürünlerini bile bulmak zorlaştı, bulunsa da inanılmaz derecede pahalandı.  

İki yıl bu şekilde hayatta kalan Abdellatif hayatının en zor kararlarından birini vermek zorundaydı. Bir gün işten eve döndüğünde yaşadıkları binanın yıkıldığını gördü. Telaş içinde ailesini aradı. Sinirlerini yıpratan bir arayıştan sonra nihayet komşularından biri onları nerede bulacağını söyledi, neyse ki ailesi güvendeydi.

Ailesinin güvenliği ve geleceği için çok endişelenen Abdellatif tek seçeneğinin gitmek olduğuna karar verdi. Onlar için bu Türkiye demekti. Ancak Abdellatif bir devlet memuruydu. Yani eğer ayrılırsa taraf değiştirmiş biri olarak görülecekti. Ailesinin yanında bulunması onları tehlikeye atabilirdi. Abdellatif düşünüp taşındı ve ailesini bir daha görüp göremeyeceğini bilemeden onları önden, kaçakçıların yardımıyla Türkiye’ye göndermeye karar verdi. Ailesinin Türkiye’ye sağ salim varıp varmadığını öğrenmek için haftalarca haber bekledi. Sonunda o haber geldi. Şimdi ise sıra ondaydı.

“Ailemin sağ salim Türkiye’ye ulaştığına dair bir haber beklerken mahallede çatışma çıktı. Kararımın doğru olduğunu gösteren rastgele bir kurşunla yaralandım” diye hatırlıyor. “Çok riskliydi. İşe gitmediğimde karşı tarafa geçmiş biri oldum. Cezası ne olurdu düşünmek bile istemiyorum. Tek başıma yetkililerden saklanarak yavaş ve uzun bir yolculuk yaptım” 

Abdellatif Türkiye’ye geldiğinde ailesiyle tekrar bir araya gelmenin sevincini yaşadı. 2 yıldan fazla Türkiye’de daha güvenli bir şekilde hayat sürdü. Elbette hayat kolay olmadı ama Suriye’deki çatışmanın yarattığı felaketten daha iyiydi. 47 yaşındaki Abdellatif hala yapacak işleri olduğunu düşünüyordu. Çalışmak ve ailesini geçindirmek istedi. Yıllarca günü kurtarmak için, mümkün olduğunda düzensiz de olsa çalışan Abdellatif ailesinin yeniden yerleştirme programına seçildiğini öğrendi. 

Abdellatif “Yeniden yerleştirme programı için Kanada’ya seçildiğimizi öğrendiğim an… Daha önce hiç bu kadar mutlu olmamıştım” diyor. “Bizden önce Kanada’ya yerleştirilen başka Suriyeli aileleri tanıyorum. Bana Kanada’dan ve neler bekleyebileceğimizden bahsettiler. Bence orada mutlu bir hayat sürebiliriz.” 

Abdellatif ve ailesi, IOM Türkiye’nin 2016’da şimdiye kadar yeniden yerleştirilmesine yardım ettiği 8,500 mülteciden biriydi. Şu anda Türkiye’de 2.7 milyon Suriyeli kayıtlı. Kaç tanesinin yeniden yerleştirilme şansına sahip olacağını tahmin edebilen var mı?

“Tekrar İnşa Etmek İstiyorum”

“Okullar, bankalar, yollar ve elektrik santraller inşa ettim” diyor Abdel. Bir zamanlar dünyanın en güzel ülkelerinden biri olarak bilinen Suriye’de 28 yıl boyunca inşaat mühendisi olarak çalıştı. “En çok gurur duyduğum şey ise Suriye’deki en yüksek bina ve gökdelenlerin bazılarını inşa etmiş olmam, tabii savaştan önceydi” diyor.  

“Yaptıklarımın ne kadarı yıkıldı?” diye soruyor hüzünlü bir şekilde. “Hiç öğrenemeyebilirim. Her bina, her yapı benim bir parçam gibiydi. Ne kadarım hala Suriye’de hayatta?’’ 

Suriye’deki çatışmalar başladıktan bir sene sonra 2013’te Abdellatif (tam adı) neredeyse iki yıl yaşadığı Mısır’a kaçmış. Şiddet ve çatışmalardan kaçan milyonlarca insan gibi o da daha iyi bir hayatın ve ailesiyle yeniden bir araya gelmenin hayalini kuruyor. 

“Binlerce göçmen ve mültecinin Avrupa'ya sağ salim ulaştığını görünce, belki ben de kızımı ve kardeşimi tekrar görebilirim diye düşündüm. Onlar da İsveç'te yaşıyor." Sonrasında Avrupa’ya geçmeyi umut eden Abdel Türkiye’ye gelmiş.  

Ancak Türkiye’ye geldiğinde hayalleri değişmese de planları değişmiş. “Benim için en önemli şey çocuklarımın geleceği. Dokuz çocuğum olduğunu biliyor muydunuz? Yedi kızım, iki oğlum var. Hepsinin mutlu olmasını, güvende olmasını ve eğitim almasını istiyorum. Modern toplumlarda eğitim şart. Çocuklarımdan biri doktor, diğeri diş hekimi, iki tanesi de hala üniversitede.” 

IOM tarafından desteklenen toplum merkezini İstanbul’da çocuklarından birinin okulundan öğrenmiş. “Öğretmenlerden biri bir gün bana bu toplum merkezinde Türkçe dersleri verildiğinden bahsetti. Türkiye’de yaşamaya başladığımda ilk ve en büyük sorun Türkçe bilmemekti.  Kültürel olarak Türkler ve Suriyeliler birbirine benziyor ama dil engeli günlük işleri halletmeyi ve iş bulmayı zorlaştırıyor.” 

“Yeniden bir şeyler inşa etmek istiyorum. Şu anda beni en çok korkutan şey ilerleyen günlerin ne getireceğine dair bir fikrim olmaması. Bir tutarlılık yok. Ama burada toplum merkezinde aldığım Türkçe dersleri ve hukuk danışmanlık ile Türkiye'de bir hayat kurmaya başlıyorum."

Abdel İstanbul’da dil kursu, hukuki destek, mesleki eğitim, kriz yönetimi çalışmaları ve sosyo-kültürel etkinliklere yer veren IOM destekli toplum merkezine gelen birçok Suriyeliden biri. Abdel bu merkezde Türkiye’deki günlük hayatında karşılaştığı zorlukları daha rahat aşabilmek için Türkçe öğreniyor. 

Toplum merkezi Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor.