-
Biz Kimiz
Biz KimizUluslararası Göç Örgütü (IOM), herkes için insancıl ve düzenli göçü teşvik eden Birleşmiş Milletler sisteminin önde gelen uluslararası kuruluşlarından biridir. IOM, 1991 yılından bu yana Türkiye'de faaliyet göstermektedir.
Hakkımızda
Hakkımızda
IOM Küresel
IOM Küresel
-
Misyonumuz
Misyonumuz1951'den beri insancıl ve sistemli göçü teşvik eden önde gelen uluslararası kuruluşlardan biri olan IOM, hem insani yardım hem de sürdürülebilir kalkınmayı birbirine bağlayan farklı müdahale alanları aracılığıyla 2030 Gündeminin hayata geçirilmesini desteklemek için önemli bir rol oynamaktadır.
Ne yapıyoruz
Ne yapıyoruz
Cross-cutting (küresel)
Cross-cutting (küresel)
- Veri ve Kaynaklar
- Harekete geç
- 2030 Agenda
IOM Genel Direktörü António Vitorino’nun Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü Mesajı
Cenevre – Asla unutulmayacak görüntüler…Çaresiz aileler şişme botlarda veya derme çatma teknelerde…Başarısız seyehatlerin ardından kıyıya vuran bedenler…Sömürü ve istismardan yaralı insanlar… Gerçekten de, çaresizliği kendi kişisel kazançları için kullananların şiddet ve yok etme hikayeleriyle alt üst oluyoruz. Vicdanlarımız, ailelerin çocuklarına daha iyi bir gelecek vermeye çalıştığı için, onarılamaz bir hasar - hatta ölüm - riski altında olduğunun farkına varmamızla sarsılıyor.
Fakat bugün, İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü, bu ticaretin kurbanı olan göçmenler hakkında hissettiklerimizi anlatma günü değil.
Daha ziyade, ne kadar iyi olursa olsun, çalışmaların hala yeterli olmadığı bir yılı daha geride bıraktığımızı hatırlamak için bir uyarı. Bugün dünyadaki kadın, erkek ve çocuk ticaretine son verme zamanı.
IOM, uluslararası iş gücü alımı alanındaki yanlış uygulamaları ortadan kaldırmak için hükümet, sivil toplum ve özel sektördeki ortaklarla durmaksızın çalışmaktadır. Birçok gelişmiş ülkede boş kalan zorlu iş pozisyonlarını doldurmak için sınırları aşan göçmenlerin haklarını ilan etmek ve bu hakların korunup savunulduğunu görmek için mücadele ediyoruz.
Fakat bu hala yeterli değil. İnsan tacirlerinin de peşinde olmalıyız. Ayrıca IOM’e üye devletlerin hükümetleri insan ticareti mağdurlarını koruyamadıklarında, onların sorumluluk almalarını sağlamak zorundayız.
Çatışma, istikrarsızlık, gıda güvensizliği, doğal afetler ve iklim değişikliğinden kaçma seçeneği olarak göç olgusu, gittikçe daha fazla görülüyor ve insanların büyük ölçekli hareketleriyle, suç imkanlarının arttığını ve sonrasında bu hareketin parçası olanlardan yararlanmak için genişlediğini biliyoruz.
Buna rağmen, bu bilgi, güvenli olmayan göç için aracılık yapanları tutuklamak veya göçmenlerin korunma ve yardım ihtiyaçlarını ele almak için yeterli eylemle sonuçlanmamıştır.
Günümüzde, ne yazık ki, birçok hükümet ilk önce gerçek kaçakçıların ve kaçakların peşinden gitmek yerine, savunmasız göçmenlere yardım etme çabasında olan STK'larının peşinden gidiyor. Yardım edenleri cezalandırmak, özellikle de uygun yerleştirme izinlerine sahip olmama veya denizde yetkisiz çalışma gibi bürokratik gerekçelerle ceza vermek haksızlıktır, ancak aynı zamanda etkisizdir ve hem STK'ların hem de bu hükümetlerin kanun uygulayıcı kurumlarının kaynaklarını boşa harcamak anlamına gelir.
Bu zorluklarla mücadele etmek için yatırım ve uluslararası işbirliği gerekiyor. Ancak, güvenli olmayan göçün ve akabinde gelişen göçmen ticaretinin kendiliğinden ortadan kalkacağını umarak, bu zorlukları görmezden gelemeyiz.
Vatandaşlar olarak, halkın empati kurmasını engelleyen ve insan tacirlerinin hiç bir zorluk ve cezayla karşılaşmadan suç işlemeye devam etmelerine neden olan göçmen karşıtı söylemler aleyhinde hem kamusal hem de özel alanda konuşabiliriz. Göçmenleri insanlıktan çıkaran her türlü söyleme tolerans gösteren veya bu söylemleri teşvik eden liderlerin hesap verebilirliğini talep edebiliriz.
Tüketiciler olarak kölelik veya sömürü olmadan üretilen mal ve hizmetleri talep edebiliriz.
Liderler olarak, koruma sistemimize yeniden yatırım yapabiliriz. Söz konusu sisteme, çocuk koruma, aile içi şiddet mağdurları için koruma ve işçi haklarını koruma amaçlı sistemleri dahil edebiliriz. Bu sistemlerin var olduğunda ve göçmenler de dahil tüm savunmasız insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli kaynağa sahip olduğundan emin olmalıyız.
Ancak buna rağmen değişimi umut etmekten başka birşey yapamayız.
Birçok insanın sadece tehlikeden kaçmak için değil, aynı zamanda kendi isteklerini yerine getirmek için göç ettiğini biliyorum. Hükümetlerin sınırlarını güvenceye almak ve göç akışlarını yönetmek konusunda haklı görüşleri olduğunu kabul ediyorum. Çoğu zaman hükümetlerin, vatandaşlarının çıkarlarıyla her zaman aynı doğrultuda gerçekleşmeyen göçmenlerin insani ihtiyaçları arasında bir dengeye ulaşması gerektiğinin farkındayım.
Yine de şu var ki, hepimiz insanlık onuruna saygı ve insan haklarını korumayla ilgileniyoruz.
İnsanlığımız bunu talep ediyor.