-
Biz Kimiz
Biz KimizUluslararası Göç Örgütü (IOM), herkes için insancıl ve düzenli göçü teşvik eden Birleşmiş Milletler sisteminin önde gelen uluslararası kuruluşlarından biridir. IOM, 1991 yılından bu yana Türkiye'de faaliyet göstermektedir.
Hakkımızda
Hakkımızda
IOM Küresel
IOM Küresel
-
Misyonumuz
Misyonumuz1951'den beri insancıl ve sistemli göçü teşvik eden önde gelen uluslararası kuruluşlardan biri olan IOM, hem insani yardım hem de sürdürülebilir kalkınmayı birbirine bağlayan farklı müdahale alanları aracılığıyla 2030 Gündeminin hayata geçirilmesini desteklemek için önemli bir rol oynamaktadır.
Ne yapıyoruz
Ne yapıyoruz
Cross-cutting (küresel)
Cross-cutting (küresel)
- Veri ve Kaynaklar
- Harekete geç
- 2030 Agenda
Uluslararasi Göçmenler Günü 2018
Göç, çağımızın en önemli meselelerinden biridir. 18 Aralık Salı günü kutlayacağımız Uluslararası Göçmenler Günü'nün 2018 yılındaki teması Onurlu Göç (#WithDignity) olarak belirlendi.
İnsan onuru, üstlendiğimiz göreve esas teşkil eden en önemli unsurdur. Tüm göçmenlere insan onuruna yakışır şekilde muamele etmek, dünya toplumu olarak içinden geçmekte olduğumuz bu zor dönemde karşılaştığımız en önemli sorunlardan biri olan göç alanında yürüteceğimiz her türlü faaliyette dikkate almamız gereken temel bir gereksinimdir; zira geleceğimiz buna bağlıdır. Aslında, bugünümüz de buna bağlıdır.
Uluslararası toplumun en köklü ve etkili kuruluşlarından birini yönetme görevini kısa süre önce devraldığım için Uluslararası Göç Örgütü'ne yeni katıldığımı söyleyebilirim. Ancak göç, insanlık tarihi kadar eski bir mevzudur. Bu açıdan bakacak olursak, yalnızca 67 yaşında bir kuruluş olan IOM'nin de aslında çok yeni bir oluşum olduğunu görüyoruz.
On milyonlarca...
Günümüzde insanoğlu, sürekli hareket halinde olan bir türdür; en geniş anlamıyla, dünyada yaşayan yaklaşık yedi kişiden biri göçmendir. Yani yapacak çok işimiz var. Ve öğreneceğimiz çok şey... Ama önce insan onuru. Her şeyin üstünde tutmamız gereken onurumuz...
Göç, insanların kendini kurtarmasına, korumasına, eğitmesine veya özgür kılmasına olanak tanıyan bir araç olduğu için, aslında insan onurunu kollayan bir kudrettir. Göç, milyonlarca kişiye tecrit edilmek yerine dahil olmayı, seyirci kalmak yerine harekete geçmeyi, korkmak yerine umut etmeyi ve yoksul kalmak yerine refah için yaşamayı tercih etme fırsatı sunar.
Biz de bu tercihlere saygı göstermeli ve bunları onurlandırmalıyız. Tercihlere saygı göstermek için de bu tercihleri yapanlara insan onuruna yaraşır biçimde muamele etmeliyiz.
Bizim de bir tercih hakkımız var: göçmenlere kucak açarak umutlarını boşa çıkarmamak; gösterdikleri azme onlara fırsatlar sunarak yanıt vermek; onları kapıdan geri çevirmek yerine, içtenlikle buyur etmek.
Tabii ki, göç yüzünden hayatlarında meydana gelen değişikliklere korkuyla yaklaşanlara da saygı göstermeli ve seslerine kulak vermeliyiz. Geçerli bir dayanağı olsun ya da olmasın, onların endişelerinin de gerçek olduğunu ve insan onuruna yaraşır biçimde muamele görmeyi hak ettiğini unutmamalıyız.
Tüm vatandaşlara kendi seçimlerine de saygı gösterileceği güvencesini vermediğimiz müddetçe, ilerleme sağlamak için elimizdeki en önemli fırsatı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağımızın bilincinde olmalıyız. Göç, hep birlikte yaptığımız tercihlerden ibarettir - yeni komşularımıza (ya da komşumuz olabilecek insanlara) toplum bilinciyle yaklaşmak ya da yaklaşmamak bu tercihlerden biridir.
Güvenli, Düzenli ve Kurallı Göç için Küresel Pakt'ın (GCM) BM Üye Devletlerinin ezici çoğunluğu tarafından bu ayın başında (10 Aralık'ta) Marakeş'te kabul edilmesi, insan onurunun herkes için güvence altına alınması alanında bir adım öteye giderek göç konusunda daha dengeli bir söylem ve daha yaygın işbirliğine bir adım daha yaklaşmamızı sağlamıştır.
Küresel Pakt, ulusların egemenliği ve güvenliği ile her birey için talep ettiğimiz insan onuru arasında çok hassas bir denge kurmaktadır.
Her yıl kutlanan Birleşmiş Milletler Uluslararası Göçmenler Günü'nü idrak etmeye hazırlandığımız bugünlerde, kendimize bu dengeyi hatırlatmalı, terazinin iki kefesi arasında bir rekabet olmadığını; aksine, bu iki kefenin birbirini tamamladığını unutmamalıyız.
Küresel Pakt, tüm devletlerin iyi yönetilen göç stratejilerine gereksinim duyduğunu ve hiçbir devletin bunu tek başına başaramayacağını vurgulamaktadır. Göç sorununun çözülebilmesi için her düzeyde işbirliğine ihtiyacımız var.
2000 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 18 Aralık tarihini Uluslararası Göçmenler Günü ilan etmiştir. Aynı yıl IOM, her yıl yayımladığı Dünya Göç Raporu'nda 150 milyondan fazla göçmenin yeni milenyuma, doğdukları ülkeden başka bir yerde girdiğini açıklamıştır.
O tarihten bu yana geçen on sekiz yıl içerisinde göç eden erkek, kadın ve çocukların sayısı artmaya devem etmiştir. Geçen on sekiz yılda, uluslararası göçmen sayısının yaklaşık 258 milyon kişiye ulaştığını görüyoruz. Ayrıca savaş nedeniyle ülke içinde yerinden edilen insanların sayısı bugün 40 milyon civarındadır; her yıl milyonlarca insan da (2017'de 18,8 milyon kişi) iklim koşullarından kaynaklanan felaketler ve doğal afetler nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalmaktadır.
Pek çok kişi için göç etmek demek, büyük tehlikelere göğüs germek demektir.
IOM'nin elindeki verilere göre, 2018 yılında dünya genelinde neredeyse 3.400 göçmen ve mülteci bu süreçte hayatını kaybetti. Bunların pek çoğu deniz yoluyla Avrupa'ya ulaşmaya çalışırken, önemli bir kısmı da resmi sınır kapılarından uzak bölgelerde sığınabilecekleri güvenli bir yer bulma umuduyla çölleri aşmaya ve sık ormanları geçmeye çalışırken hayata gözlerini yumdu. IOM yetkilileri tarafından her gün toplanan verilerin işaret ettiği bu rakamlar, hepimiz için utanç kaynağıdır.
IOM, göçün sadece göç eden kişiler için değil, geçiş ülkeleri ve özellikle de hedef ülkelerdeki ev sahibi topluluklarda yaşayan insanlar için de ilerleme ve kalkınma bakımından itici bir güç olduğunu her fırsatta dile getirmektedir.
Biz de "Göçün herkes için güvenli, düzenli ve onurlu bir süreç olmasını sağlayarak hayat kurtaralım" çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.