Türkiye’de, göçmenlerin iş gücü piyasasına entegrasyonunu sağlamak ve yerel topluluklarla uyumlarını geliştirmek, özellikle Suriye krizi sonrasında göç politikalarının önemli konularından biri haline gelmiştir. IOM’nin programları, istisnasız her bireyin geçimini sağlaması, temel hizmetlere erişmesi ve yaşadıkları topluluk içinde güçlenmeleri gerektiğine olan inancını yansıtmaktadır.

Mevcut dinamik göç akışları içinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, uluslararası iş gücü akışlarının yönetimi ve göçmen işçilerin korunması konusunda önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Ağustos 2016’da yürürlüğe giren Uluslararası İşgücü Kanunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) bünyesinde Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü’nün (UİGM) kurulmasını sağlamıştır. Kuruluşundan bu yana UİGM, Türkiye’nin iş gücü göçü yönetimini geliştirme konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu girişimler, uluslararası çalışanların Türk iş gücü piyasasına resmi olarak dahil edilmesini sağlayan çalışma izinlerinin verilmesini; göçmenlerin devlet düzenlemelerinde yol alabilmelerine yardımcı olacak teknik ve idari desteğin sağlanmasını; ve iş gücü göçü konularında kurumlar arası koordinasyonu sağlamayı içermektedir.

IOM, Türkiye’de iş gücü göçünün hak temelli bir sistemle yönetilmesi için T.C. Hükümeti ile yakın bir ortaklık yürütmektedir. Bu iş birliğinin temelinde, ÇSGB’ye Türkiye’nin iş gücü piyasasının yabancı işçilere yönelik ihtiyaçlarının değerlendirilmesinde, düzensiz göçle mücadelede, göçmen işçilerin haklarını savunmada ve kayıtlı, resmi istihdamlarını teşvik etmede destek verilmesi vardır. IOM’nin programları ayrıca mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeleri (KOBİ’ler) destekleyerek kapsayıcı ekonomik büyümeyi teşvik etmektedir.

ÇSGB’nin yanı sıra, IOM’nin Türkiye’deki çalışmaları, Göç İdaresi Başkanlığı (GİB) ve diğer ilgili bakanlıklarla iş birliğini içermektedir. Bu ortaklık, iş gücü göçü konularında hükümetin çeşitli birimlerini bir araya getirerek bir "bütüncül bir hükümet yaklaşımı"nı teşvik ederken, sivil toplum ve özel sektörün dahil olduğu bir "bütüncül bir toplum yaklaşımı"nı da savunmaktadır. Özel sektörün önemli rolünü kabul eden IOM, işverenlerle iş birliği yaparak göçmen emeğini resmileştirmeyi, adil koşulları sağlamayı ve düzenli iş gücüne tam entegrasyonun güvence altına alınması için çalışmaktadır.

IOM’nin programları ayrıca toplumsal cinsiyet konularına da odaklanmakta ve özellikle kadın göçmenlerin iş gücü piyasasında güçlendirilmesini hedeflemektedir. İş gücü hakları önemli bir öncelik olup, çalışma izni muafiyetleri gibi son yasal değişiklikler göçmen işçilerin hukuki statülerinin ve korumalarının daha da güçlendirilmesine katkı sağlamaktadır.

Türkiye’nin hem menşe hem de hedef ülke olarak rolü, IOM’nin çalışmalarında önemli bir odak noktasıdır. Göç kaynağı bir ülke olarak Türkiye, yurtdışında çalışan Türk işçileriyle ilgili geniş bir deneyime sahiptir. IOM, Türk yetkililerle bireylerin iş becerilerine yönelik hareketliliği bağlamında ortaklıklar, ikili iş gücü göçü anlaşmaları, yola çıkış öncesi bilgilendirme, etik işe alım ve ÇSGB’nin kapasitesinin artırılması gibi konularda iş birliği yapmaktadır. Bir hedef ülke olarak ise Türkiye, farklı geçmişlere ve sektörlere sahip 1,2 milyon kayıtlı çalışma/oturma izni sahibine ev sahipliği yapmaktadır. Resmi istihdamı teşvik ederek ve iş gücü piyasasına katılımı ulusal düzenlemelerle uyumlu hale getirerek, IOM ve ortakları uzun vadeli ekonomik iyileşmeye ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmaktadır.