Hikayeler
By:
  • Begüm Başaran | Communications Assistant

Taybeh kasabasını, doğduğu, büyüdüğü ve ailesinin nesiller boyunca yaşadığı yeri geride bırakmak, Abdul için hiç de kolay bir karar değildi. İçinde derin bir üzüntü vardı, ancak artık burada kendi güvenliği için bir gelecek göremiyordu. 

"Şehirde başlayan sıkıntılar küçük kasabamızı da etkilemeye başlamıştı. Bir hafta boyunca bir saat bile uyku uyuyamadık. Bütün yollar kapatılmıştı, açık olan tek bir yol vardı; o da Türkiye'ye gidiyordu." 

Yaşadıkları bu zorlu haftanın sonunda, ailesi ve akrabaları ile birlikte son kararlarını vermişler. Abdul'e göre, bu süreçte kasabada yaşayan 5,000'den fazla insan evlerini terk etmiş. 

"Beraberimizde alabileceğimiz belli başlı eşyalar vardı: battaniyeler, yataklar ve sığdırabildiğimiz kadar kadar kıyafet. Kasabamız, ayrılışımızın ertesi günü yoğun bir bombardımana maruz kaldı, bunu öğrenmek çok üzücüydü. Henüz göç edememiş veya orada kalmak isteyen herkesle birlikte kasaba tamamen yok oldu." 

Bu süre zarfında, Abdul için en önemli şey ailesinin güvenliğini ve geçimini sağlamaktı. Yaşanan çatışmalardan önce, eğitim en üst sıradaki önceliklerinden biriymiş. Sekiz kız ve dört erkek kardeşi yüksek öğrenimlerini tamamlamış olan Abdul tarım ve doğaya olan ilgisi ve merakı nedeniyle kardeşleri gibi üniversiteye giderek tarım mühendisliği eğitimi almış. 

Abdul'un aklına Türkiye'de bir tavuk dükkânı açma fikri geldi. Fotoğraf: IOM/Begüm Başaran

Türkiye'ye ulaştıklarında, Abdul ve ailesi hayatlarını yeniden inşa etmek zorunda kalmışlar. Tarım eğitimine rağmen, Hatay’da iş bulamayan Abdul, geçimini sağlamak için inşaat gibi çeşitli işlerde çalışmış. Bu süre zarfında, Türkçe öğrenmeye başlamış. 

2015 yılında, Abdul, bölgedeki lojistik sistemlerinin eksikliği ve et fiyatlarının yüksek olmasından yola çıkarak tavuk satışı yapma fikrini bir girişime dönüştürmeye karar vermiş. Kendisiyle aynı mahallede yaşayan insanların, komşularının ve hatta kendisinin bile tavuk bulma konusunda zorluk yaşaması, bu girişim fikri için kendisine yol açmış. 

"Şehir merkezine tavuk alışverişi yapmaya gittiğimde mahalledeki herkes bana sipariş veriyordu. Bu talebi karşılamak için kendi dükkânımı açmayı düşündüm." 

Başlangıçta, maddi sıkıntılarla karşılaşmış. Dükkânının işletilmesi için gerekli hijyen koşullarını sağlama, gıdaları uygun soğuk zincir sistemleriyle koruma ve çeşitli kesme makineleri gibi ekipmanları temin etme konusunda yoğun bir çaba sarf etmiş. Aynı zamanda bu sektörde daha önce deneyimi olmadığı için makineleri nasıl kullanacağı konusunda kendini geliştirmesi gerekmiş. Bu zorluklara rağmen Abdul, işini başarılı bir şekilde işletmeyi ve ailesini geçindirmeyi başarmış.  

"Müşterilerim çoğunlukla Suriyeliydi, çoğu Türkçe konuşamadığı için beni tercih ediyordu. Bu şekilde müşteri kitlem oluşmaya başladı bu da dondurucuya olan ihtiyacımı artırdı. Ancak elektrik faturası gibi giderlerim de artıyordu ve finansal olarak çok iyi bir konumda değildim.” 

Abdul müşterilerinin siparişlerini hazırlıyor. Fotoğraf: IOM/Begüm Başaran

Yeterli finansal kaynağa sahip olmadığı için, Abdul işini büyütmekte ve karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmekte zorlanmış. 

Bu süreçte, Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik nakit hibe projesini görmüş. Başvuru sonrası programa kabul edilen Abdul, satış ve pazarlama teknikleri de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda eğitim aldı. Bu hibe, işi için gerekli araçları ve ekipmanları satın almasını sağladı. 

IOM Türkiye İyileştirme ve Toplum İstikrarı Programı Yöneticisi Mohanad Ameen, "IOM'nin nakit hibe programı, göçmenlerin, mültecilerin ve yerel topluluk üyelerinin geçim kaynaklarını desteklemeyi ve ekonomik büyümeyi teşvik ederek, sürdürülebilir bir sistem oluşturmayı amaçlıyor," diyor. "Bu, onların yaşadıkları toplumun gelişimine katkıda bulunmalarına, uyumu teşvik etmelerine ve barış içinde bir arada yaşamalarına yardımcı oluyor." 

Nakit hibe desteği ve eğitimler sayesinde Abdul'un satışları artıyor. Fotoğraf: IOM/Begüm Başaran

Nakit hibe desteği ve aldığı eğitimler sayesinde Abdul, işini geliştirerek daha istikrarlı bir seviyeye getirebildi.  

Abdul: "Satış yapmayı, müşteri memnuniyetini sağlamayı ve müşteri tabanımı genişletmeyi nasıl başarabileceğime dair önemli bilgiler edindim. Ürünü çekici bir şekilde sunmak, Türk müşterilerim için çok önemliydi; nakit hibe desteği sayesinde bunun için gerekli tüm ekipmanları satın alabildim," şeklinde açıklıyor programa başvuru sürecinde öğrendiklerini. 

Bugün Abdul, Şubat 2023 depremlerinin ardından, Türkiye'de yaşayan ve topluma katkıda bulunan birçok Suriyeli gibi, işini büyütmeye ve yerel ekonomiye değer katmaya devam ediyor. 

IOM'nin göçmen, mülteci ve yerel topluluklar için nakit hibe programı, ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu'nun (PRM) desteği ile mümkün olmuştur. 

Bu hikâye, IOM Türkiye iletişim ekibinden Begüm Başaran tarafından yazılmıştır.