Hikayeler
By:
  • Utku Senbayrak | Ulusal İletişim Koordinatörü

Ilık bir sonbahar sabahında, Türkiye'nin güneydoğusunda yer alan Mersin’in sakin sokaklarında yürürken Adem* derin bir nefes alıyor. “Hayatımın büyük bir kısmı bir yerden bir yere gitmekle geçti,” diyor, geçmişini düşünürken gözlerinde beliren hafif bir hüzünle. Humus’un kırsal bölgelerinden Türkiye’ye uzanan zorlu göç yolculuğu,  bugün attığı her adımda ona bir parça umut taşıyor.

 Adem, Suriye’de bir zamanlar tatlı ustası olarak kendi işini kurma hayalini gerçekleştirmiş. Ancak 2011’de başlayan çatışmalar hayatını altüst etmiş. O karanlık yılları hatırlarken, “Hepimiz kendi payımıza düşen zorlukları yaşadık. Kaçmaktan başka çarem yoktu,” diyor. Savaşın ve yaşadığı travmaların onu bir kafese hapsettiğini hissetmiş, ve bu süreç sonunda Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmış.

Ancak evlerini terk etmek zorunda kalan birçok insan gibi, Adem de yeni bir hayat kurma mücadelesiyle karşı karşıya kalmış. “İlk geldiğimde her şey yabancıydı. Buranın ne dilini ne de kültürünü biliyordum. Çalıştığım yerlerde sömürüldüm, ama mecburdum,” diye hatırlatıyor Adem, o dönemde yaşadığı zorlukları anlatırken.

İlk işinde kötü muameleye maruz kalmış, tehditler almış ve bu durum zaten kırılgan olan ruh halini daha da sarsmış. Geçmişin yaralarıyla mücadele ederken her gün korku dolu bir hayata tutunmaya çalışmış. “Her gün korkuyla geçiyordu; sokaktan gelen en ufak bir ses bile beni huzursuz ediyordu. Sadece uyumak istiyordum,” diye anlatıyor Adem, o zor günleri hatırlarken.

Adem, Mersin'deki Belediye Göçmen ve Toplum Merkezinde psikolojik destek alırken. Fotoğraf: IOM/Utku Şenbayrak

Adem, bir arkadaşı aracılığıyla Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) Mersin Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa yürüttüğü Mersin’deki Belediye Göçmen ve Toplum Merkezinden haberdar oldu. Arkadaşının tavsiyesi üzerine merkeze başvuran Adem, ihtiyaç duyduğu psikososyal desteği burada aldı. “Başta sadece bilgi alacağımı sanmıştım, ama aldığım destek en faydalı şey oldu,” diye belirtiyor Adem. Aldığı bu psikososyal destek sadece travmalarını hafifletmekle kalmadı, aynı zamanda hayatında yeniden ayakları üzerinde durmasına da yardımcı oldu. Ve bunu yaparken öğrendiği başa çıkma teknikleri sayesinde ona günlük hayatında büyük bir rahatlatma sağladı.

Bu tekniklerden birini şöyle anlatıyor Adem: “Danışmanım bana mecazi bir kavanoz verdi, sorunlarımı ve bana sıkıntı veren kişileri bu kavanoza koymamı ve kendimi onlardan uzaklaştırmamı söyledi.”

Adem’in danışmanı Sabahat ise Adem’in bu süreçte nasıl geliştiğini anlatıyor: "Adem’in hayatı paramparça olmuştu. Bizim için sıradan olan sesler, kokular, karanlık ya da ışık onun için aşılmaz engellerdi. Onun yaralarını sarmak için elimizden geleni yaptık. Şimdi uykusu düzeldi, iştahı geri geldi ve hayatı tamamen değişti" diyor.

Adem, başlangıçta, yaşadıklarını atlatabileceğini düşünmediğini anlatıyor: “Geçmişimdeki olaylar sürekli önümde duran engeller gibiydi. Ama yavaş yavaş bu engelleri aşıp hayatımı yeniden kurmayı başardım,” diyor gülümseyerek. Bu iyileşme süreci sadece kendisine değil, ilişkilerine ve iş hayatına da yansıdı. Bir zamanlar başkalarıyla iletişim kurmaktan korkan Adem, şimdi dünyaya yeni bir özgüvenle bakıyor.

Adem'in Belediye Göçmen ve Toplum Merkezindeki seansları onu iyileşme yolunda ilerlemesine yardımcı oldu. Fotoğraf: IOM/Utku Şenbayrak

Geçmişten bugüne, Türkiye’de geçirdiği dört yılın ardından Adem, hayatına daha sakin ve kontrollü devam ediyor. İlk defa geleceğe umutla bakabiliyor. “Tekrar tatlıcılık işine dönmek ve kendi işimi kurmak istiyorum,” diyor gözleri parlayarak. Aldığı psikolojik destek, onun bu hayalini tekrar şekillendirdi ve çatışmaların karanlığından çıkmasına cesaret verdi.

Adem için kendi pastanesi açmak, sadece bir iş kurmaktan öte, kendisi gibi zorluklarla mücadele eden insanlara yardım etme amacı taşıyor. “Benim gibi olan insanların hayatlarına dokunmak istiyorum,” diyor Adem.

10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nü andığımız bu günlerde, Adem ruh sağlığının önemine dikkat çekiyor: “Eskiden ruh sağlığına önem vermeyen bir toplumdan geliyordum. Ama iyi bir ruh sağlığının hayatımı nasıl etkilediğini gördükten sonra bunun ne kadar kritik olduğunu fark ettim,” diye belirtiyor.

Adem’in hikayesi, zorlu göç yolculukları yaşayanlar için psikososyal desteğin dönüştürücü gücüne dair bir örnek. Ruh sağlığını desteklemek, sadece bireyleri değil, toplumu da iyileştirmeye katkıda bulunur.

“Beden nasıl hastalanabiliyorsa, ruh da hastalanabilir. Ve çoğu zaman iyileşmesi daha da zor olur,” diyor Adem ve kimsenin kendine ya da geleceğine olan inancını kaybetmemesi gerektiğini hatırlatıyor.

 

*İsimler ve kimlik bilgileri mahremiyetin korunması amacıyla değiştirilmiştir.

Mersin'deki Belediye Göçmen ve Toplum Merkezi, IOM ve Mersin Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümetinin mali desteği ile kurulmuştur. Ülke genelinde dört adet bulunan bu merkezler, göçmen, mülteci ve ev sahibi topluluklara ihtiyaç duydukları yardımı sağlamakta ve onları gerekli hizmetlerle buluşturmaktadır.

 

IOM Türkiye Ulusal İletişim Koordinatörü Utku Şenbayrak tarafından yazıldı.