-
Biz Kimiz
Biz KimizUluslararası Göç Örgütü (IOM), herkes için insancıl ve düzenli göçü teşvik eden Birleşmiş Milletler sisteminin önde gelen uluslararası kuruluşlarından biridir. IOM, 1991 yılından bu yana Türkiye'de faaliyet göstermektedir.
Hakkımızda
Hakkımızda
IOM Küresel
IOM Küresel
-
Misyonumuz
Misyonumuz1951'den beri insancıl ve sistemli göçü teşvik eden önde gelen uluslararası kuruluşlardan biri olan IOM, hem insani yardım hem de sürdürülebilir kalkınmayı birbirine bağlayan farklı müdahale alanları aracılığıyla 2030 Gündeminin hayata geçirilmesini desteklemek için önemli bir rol oynamaktadır.
Ne yapıyoruz
Ne yapıyoruz
Cross-cutting (küresel)
Cross-cutting (küresel)
- Veri ve Kaynaklar
- Harekete geç
- 2030 Agenda
Toplu iftar yemekleri; Türkiye’deki mahallelere dayanışma, birlik ve beraberlik getiriyor. “Komşular, arkadaşlar ve aileler. Etrafınıza baktığınızda onları görüyorsunuz." dedi Fevzi Paşa Mahallesi Muhtarı Seyit Ahmet Kanar, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (IOM) organizatörleri tarafından, Gaziantep'in yaklaşık bir saat dışındaki Nizip ilçesinde düzenlenen iftar yemeğinde.
Türkiye'nin dört ilinde toplu iftar yemeklerine katılan diğer yerel topluluklar da benzer bir duyguyu paylaşıyordu. IOM Mobil Psikososyal Destek Ekipleri; Ramazan ayında dört ilde 16 iftar yemeği düzenledi. 14.600 Türk, Suriyeli, Iraklı ve diğer uyruklara mensup mülteci ve göçmen oruçlarını açmak için bu yemeklerde bir araya geldi.
Müslümanlar için kutsal olan ve her gün oruç tutulan Ramazan ayı, 6 Mayıs'ta başladı ve yeni ayın gökyüzünde göründüğü 3 Haziran tarihinde sona erdi. İftar yemekleri; birçok kişi için birlik ve beraberlik anlamına gelir. Tarihte ve geleneklerde önemli bir yeri olan iftar yemeklerinin verilme şekli, yüzyıllar boyunca ciddi ölçüde değişmiştir.
Osmanlı döneminde İstanbul'da verilen iftar yemeklerinin atmosferini betimleyen ve iftar geleneğiyle ilgili yazdıklarıyla tanınan, ünlü Türk yazarı Refik Halid Karay bu konuda şöyle demiştir: “Büyük konakların iftar sofrasında yer almak için tanıdık olmaya lüzum yoktu ki... Gözüne kestirdiğine girerdin. Kimse kim olduğunuzu, nerede, ne münasebetle tanışıldığını, isminizi ve işinizi sormazdı.…Sokaktan gelen insanlar, yabancıların konaklarında iftarlarını açardı.”
Türkiye modernleştikçe, yabancıların kapınıza gelip iftar sofranıza oturduğu zamanlar da tarihe karıştı. Toplum geliştikçe ve sosyo-ekonomik eşitsizlik arttıkça, insanlar, geçmişteki toplumsal dayanışmaya yabancılaştı. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'ye göç eden kişi sayısındaki artış, toplumsal entegrasyonu daha da zorlaştırdı.
İftar yemekleri; modern zamanlarda, eski konaklar yerine büyük otellerde ya da şehirlerdeki şık restoranlarda veriliyor. Ramazan ayında, günün sonunda verilen iftar yemekleri, ulusal kültürün bir parçası hâline geldi. Türkiye'deki belediyeler ve yardım kuruluşları; zengin-fakir, Türk-yabancı herkesin bu gelenekten faydalanabilmesi için verilen ücretsiz iftar yemeklerine destek sağlıyor.
Topluluk dostu bu iftar yemekleri genelde beş yıldızlı otellerde ve ziyafet sofralarında verilen, gösterişli Ramazan ziyafetlerine mütevazı alternatifler sunuyor. Yerel belediyeler, Türk Kızılayı, STK'lar ve halk dernekleri gibi organizatörler için bu toplanmalar; İslam'ın beraberlik ve dayanışma mesajlarını iletiyor, insanları Refik Halid Karay'ın Osmanlı geleneklerini betimlediği günlere geri götürüyor.
Son üç yıldır, IOM; ülke çapında mülteci ve göçmen nüfusunun yoğun olarak bulunduğu çeşitli mahallelerde toplu iftar yemekleri düzenlemek amacıyla, bir dizi belediye, kamu kurumu ve STK ile işbirliği yapıyor. İzmir'deki Karabağlar ilçesinde verilen bir yemekte konuşan, IOM Türkiye'nin Acil Durum Koordinatörü Mazen Aboul Hosn bu konuda şöyle diyor: "Bu tür yemekler; Türkiye'nin takdire layık entegrasyon çabalarını desteklemek için bir fırsat sağlıyor, hangi kökenden olurlarsa olsunlar herkese aynı masada oturma olanağı sunuyor."
İftar yemekleri; güneşin battığı ve ezanın başladığı o büyülü saatte bir araya gelen yüzlerce aileyi eğlendirmek için yüzyıllık meddahlık, oyun ve tiyatro geleneklerini de geri getiriyor.
Hatay’ın ilçesi ve Suriye sınırına yakın İskenderun'da düzenlenen yemekte, çocuklar; halat çekme ve sandalye kapmaca gibi oyunlar oynayarak eğlendi. Nizip'te "hakawati" ya da Arap hikâye anlatıcısı; "bir varmış bir yokmuş" ile başlayan hikâyeler ve eski fabllar ile izleyicileri eğlendirdi. İzmir'deki yemekte palyaçolar, kuklalar ve aksiyon filmi kahramanları, çocuklara keyifli anlar yaşattı. Semazenler, gecenin sonunda izleyiciyi büyüledi.
İskenderun'daki iftar yemeğine katılan Suriyeli Randa: "Türkiye'de ilk kez bir iftar etkinliğine katılıyorum, fakat ister Türk ister Suriyeli olalım, aynı ailenin bir parçası gibi hissediyorum. Zaman geçtikçe, birbirimize daha da yakınlaştık. İki topluluğun arasındaki engelleri ortadan kaldırmaya devam etmek için ileride buna benzer daha birçok etkinlik düzenlenmesini umuyorum." dedi.
Dört milyonu aşkın göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye gibi bir ülkede, yerel düzeydeki bu tür çabalar, insanların bir araya getirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunuyor.
IOM'in Mobil Psikososyal Destek ekipleri tarafından düzenlenen ve IOM tarafından desteklenen iftar yemekleri; İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Ajansı, Amerika Birleşik Devletleri Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu ve Japonya Devleti tarafından finanse edilmiştir.