SIRADIŞI BİR GÖREV AŞKI

Ülke içinde yerinden edilmiş olan Obeid, Suriye'deki bir kampta gönüllü hemşire olarak çalışıyor.

Bir hemşire olarak, Obeid her gün işine sabah 8'de başlıyor ve gün batımına kadar 10 ila 15 hastayla ilgileniyor. Obeid'in çalıştığı olağanüstü koşullar olmasaydı, bunlar kulağa sıradan gelebilirdi.

Obeid, hemşireliği yalnızca bir meslek olarak görmüyor, işini büyük bir özveriyle yapıyor. Sıradan bir iş günü yok. Suriye'nin kuzeybatısındaki bir mülteci kampında gönüllü olarak çalışıyor ve şu anda eşi ve yedi çocuğuyla birlikte yaşıyor.

Obeid ve ailesi, İdlib eyaletine bağlı Maaret el Numan kentinden, 2019 yılında çatışmaların tırmanması ve yoğun bombalamaların ardından kaçmak zorunda kaldı.

Obeid her zaman insani çalışmalara ilgi duyuyordu. Para onun için hiç bir zaman önemli olmadı - Obeid görevinin insanlara yardım etmek olduğunu söylüyor. 24 yaşında, liseden mezun olduktan sonra, gönüllü hemşire olarak Kızılay'a katıldı ve 2011 yılına kadar görev yaptı.

Şimdi 40 yaşında olan hemşire, küçük bir hastanede çalışıyor, her gün doktorlardan bilgi alıyor ve öğreniyor. 2011'de çatışma çıkmadan hemen önce, iki yıllık hemşirelik eğitimini şehir hastanesinde tamamlamayı başardı.

O zamandan beri, cephe hattında seçtiği yaşamı sürdürüyor, seyyar sağlık kliniklerinde ya da enkaz ve molozlarla çevrili bombalanmış, yarı yıkılmış binalarda yaralı insanlara yardım ediyor.

"Ailemi daha güvenli bir köye taşıdım ve meslektaşlarımla birlikte insanlara yardım etmeye devam etmek için Maaret el Numan'a döndüm. Bir keresinde yaralılara yardım ettiğimiz binaya bir top mermisi isabet etmişti."

Şehirde kalmak tehlikeli bir hale geldiğinde, o ve ailesi, sığınma arayan, ülke içinde yerinden edilmiş insanlar için kurulmuş olan kamplardan birine taşındı. Obeid’in geldiğinde yaptığı ilk şey tıbbi uzmanlığını buradaki insanlara sunmak oldu.

Derhal insanları tedavi etmek için mevcut araçları ve ilaçları talep etti ve bunu yapabileceği bir yer istedi - Obeid dahil olmak istedi. Gerekli tüm desteği aldı ve bir çadırda küçük "kliniğini" açtı. Şu anda 380 aileye denk gelen toplumun güvenini ve saygısını hızla kazandı.

"Her günüm farklı. İnsanlar bazen gece 3'te çadırıma gelip yardım istiyorlar ve ben de onlara her zaman yardım ediyorum. Yapılması gerekenin genellikle hemen yapılması gerekiyor. Ayrıca insanlara yardım edebiliyorsam mutlu ve tatmin olmuş hissediyorum," diye paylaşıyor Obeid.

İşinin genellikle yorucu olmasına, normal çalışma saatlerine sahip olmamasına ve klinikte kendisine yardım edecek başka kimse olmamasına rağmen, bu iş onun ilham ve motivasyon kaynağı olmaya devam ediyor.

Şimdiye kadar Obeid'in yolu kolay olmadı. Her zaman, işlerin yürümesini sağlamak ve insanlara yardım etmek için sınırlı kaynaklarla ve zorlu koşullarda çalışmanın bir yolunu buluyor. Yeterli ilacı ve aleti yok. Aynı zamanda geçici çadırı hastaları yazın kavurucu güneşinden ve kışın dondurucu soğuğundan koruyacak kadar sağlam değil.

Yine de Obeid işleri yürütmenin bir yolunu buluyor.

 

Tüm bu engellere ek olarak, kendi mücadeleleri üzerinde de çalışması gerekiyor. Sol bacağında, genellikle yürümeyi zorlaştıran bir sakatlıkla yaşamak durumunda. Bu durum özellikle, kampın uygun altyapıya sahip olmaması, yol bulunmaması, çok fazla çamur olması, uygun sıhhi sistemlerin olmaması ve suya erişimin zorluğu nedeniyle kampta kalmaya başladığında oldukça zordu.

Obeid, çamur ve uygun drenaj sistemlerinin olmaması nedeniyle kampta hareket etmesinin zor olduğunu, engelliler ve çocuklar için yüksek bir düşme ve yaralanma riski bulunduğunu, uygun sıhhi sistemlerin olmamasının ise kampta kolaylıkla layşmanyaz (Şark Çıbanı ve Kala-Azar) vakalarına yol açabileceğini söylüyor.

Ancak neyse ki, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve ortaklarının desteğiyle kampın altyapısı önemli ölçüde iyileştirildi.

Kamp artık birden fazla su deposu, drenaj sistemi, aydınlatma armatürleri, güneş panelleri, lavabolar ve banyolarla donatıldı. Bu da Obeid ve diğer kamp sakinlerinin yaşam kalitesinin iyileştirilmesini sağladı ve çalışmalarını daha yönetilebilir hale getirdi.

 

IOM'nin Türkiye'deki ülke ofisi ve uygulayıcı ortakları, Suriye'nin kuzeybatısındaki ülke içinde yerinden edilmiş kişilere yönelik sektörel yardımı koordine ediyor. Yenilikçi çözümler, altyapı iyileştirme, yönetişim desteği, topluluk katılım faaliyetleri ve tıpkı Obeid'inki gibi aileler için nakit hibeler yoluyla, planlanan 11 kampta insanlar için onurlu yaşam koşulları sağlamak amacıyla çeşitli hizmet sağlayıcılarla birlikte çalışıyor.

Obeid, hemşire olmanın, hastaların duygusal sağlıklarıyla da ilgili olduğu için bu işin onlarla fiziksel olarak ilgilenmenin ötesine geçtiğini biliyor. Bir zamanlar bacağını kaybetmiş bir hastası vardı ve bu yeni gerçeği kabul etmeyi reddediyordu.

“Bandajlarını değiştirmek için bana her geldiğinde, ona dünyanın sonu olmadığını açıkladım. Bir süre sonra protez bacakla yürüdüğünü ve gülümsediğini görmek beni mutlu etti. En büyük başarılarımdan biriydi.”

IOM'nin uygulama ortağı ATAA'nın Proje Yöneticisi Basel Dakhel, "Tüm kamp sakinleri Obeid'e saygı duyuyor," diyor. Basel, Obeid'in aynı zamanda kampın sağlık komitesinin bir üyesi olduğunu ve kendi tıbbi kliniğini yönetmenin yanı sıra, layşmanyaz ve diğer hastalıklar için ilaç ve aşı dağıtımını koordine ettiğini açıklıyor.

Obeid, kamptaki tüm zorluklara rağmen kendisi için farklı bir yol hayal edemezdi. İşler zorlaştığında, destek için ailesinden yardım istiyor. Karısı, bunun tam da Obeid'in yapabileceği bir iş olduğunu bildiği için en büyük hayranlarından biri, çocukları ise -eksik olabilecekleri lükslere rağmen - babalarını bir kahraman olarak görüyorlar.

Obeid, bir gün ailesine bakmak için daha fazla fırsata sahip olacağını umuyor, çünkü şimdiye kadar yalnızca IOM'nin nakit hibe programına ve yakınlardaki şehirlerde yaşayan erkek kardeşleri ve ebeveynlerinden ara sıra gelen mali desteğe sırtını dayadı. "Umarım yaptığım yardımın karşılığını hayat bana öder ve karşılığında bir gün bana da yardım edilir."

Obeid'in tek dileği, kliniğini işletmek için küçük bir binaya ve insanlara daha iyi yardımcı olacak daha fazla ilaç ve alete sahip olmak. Çocuklarına gelince, hepsinin parlak bir geleceğe sahip olmasını umuyor.

"Çocuklarım eğitimlerine devam ederse ve bir gün benden daha iyi doktorlar olurlarsa çok mutlu olurum."

Bu faaliyetler Suriye Sınır Ötesi İnsani Yardım Fonu (SCHF) tarafından finanse edilmektedir.

Gaziantep, Türkiye'deki IOM İletişim Sorumlusu Olga Borzenkova'nın metni; Fotoğraflar IOM Türkiye