Türkiye'nin güneyinde yer alan ve ülkenin Akdeniz kıyısındaki en büyük liman kenti olan Mersin'in Mezitli ilçesinde Tece Cumhuriyet İlkokulu'nda saat 11.00’a yaklaşıyordu. Okul zili çaldı, sınıfların kapıları açıldı ve koridorlar çocukların koşuşturma sesleriyle doldu. Teneffüs saatiydi ve ben okul müdürünün odasında oturuyordum. Okul müdürü, yirmi yıldır Türkiye'nin dört bir yanındaki devlet okullarında çalışmış. Yedi yıl önce -Suriye’deki çatışmaların başlamasından bu yana, Türkiye'deki devlet okullarında sayısı her geçen gün artan Suriyeli öğrencilerin durumunu ve yeni oluşan durumun ortaya çıkardığı zorlukları ilk elden yaşayan kişilerden biri. 

Tece Cumhuriyet İlkokulu'nun şu anda 250 öğrencisi var ve bunların 140'ı Suriyeli, yani yarıdan fazlası. Durum bu şekilde ve bu öğrencilerinin her birinin eğitim alma hakkı ve ihtiyacı bulunuyor. 

Tahminlere göre okul çağında bir milyon Suriyeli çocuk Türkiye'de yaşıyor ve bunların 350.000'i devlet okullarına kayıtlı bulunuyor. Tece Cumhuriyet İlkokulu, ülke çapında bu yeni öğrenci nüfusuna eğitim vermenin yollarını bulması gereken yüzlerce okuldan sadece birisi. Birleşmiş Milletler ve sivil toplum kuruluşları da dahil olmak üzere uluslararası toplum, göçmen akını konusunda Türkiye’deki Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)'na destek sağlıyor.  

Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Bürosu (ECHO) ve Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu (PRM) tarafından sağlanan fonlarla IOM, eğitim alabilmek için gerekli çok önemli bir ihtiyaç olan ulaşım ihtiyacını karşılıyor. Türkiye'de yaşayan Suriyeli çocuklar çeşitli nedenlerle okula gitmekte zorluk yaşıyor. Ya ebeveynleri ulaşım masraflarını karşılayamıyor, ya okullar evlerinden çok uzakta oluyor ya da hava koşulları okullarına yürümelerini zorlaştırıyor. 

IOM'nin Türkiye'deki Okul Taşımacılığı Programıyla ilgili hazırlanan videoyu izlemek için tıklayın.

Tece Cumhuriyet İlkokulu, Mersin’de IOM’nin  “Okul Taşımacılığı Programı” kapsamında desteklediği on dört okuldan sadece birisi. Ülke genelinde ise Adana, Mersin, Sakarya ve Yalova'da aynı kapsamda desteklenen toplamda 36 okuldan birisini oluşturuyor. IOM’nin programı, Türkiye genelinde yıl içerisinde şimdiye kadar yaklaşık 8.000 öğrencinin 364 otobüs vasıtasıyla okula gidip gelmesine yardımcı oldu. Program aynı zamanda Ürdün ve Lübnan'da da uygulandı. 

 

IOM tarafından kiralanan bir okul servisi gün sonunda öğrencileri okuldan almak için okula geliyor. Fotoğraf: Nadine Al Lahham / IOM (2018)

2014 yılında MEB, Suriyeli çocuklar arasında okullaşma oranını artırmak için 20 ilde Geçici Eğitim Merkezlerinin (GEM) kurulmasına izin verdi. Kamplarda ve kentlerde bulunan GEM'ler, büyük ölçüde Suriyeli öğretmenler ve STK'lar tarafından yönetiliyor ve 340.000'den fazla Suriyeli çocuk bu merkezlerde eğitim alıyor. Şu anda Türkiye'de yaşayan okul çağındaki Suriyeli çocukların yaklaşık %65'i devlet okullarına veya GEM'lere kayıtlı bulunuyor. 

Ekim 2016 itibariyle MEB, Suriyeli göçmen çocukların eğitim sistemine tam olarak entegre edilmesi ve GEM'lerin ülke genelinde aşamalı olarak kaldırılması amacıyla Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bir proje başlattı. 

O tarihten beri, Tece Cumhuriyet İlkokulu gibi devlet okullarının öğrenci mevcudu GEM'lerden gelen Suriyeli öğrencilerin kayıtlarıyla birlikte artış yaşadı. Okul yönetimi, kendilerinin ve öğretmenlerin çoğu Türkçe becerisi sınırlı olan öğrenciler ve velileri ile iletişim kurmasında yardımcı olması için daha fazla Suriyeli danışman temin etti. Ayrıca bu öğrenciler için okul sonrası ekstra iki saat Türkçe dersi de eğitim programına eklendi. 

Mersin'de bulunan Tece Cumhuriyet İlkokulu öğrencileri IOM'nin Okul Taşımacılığı Programı kapsamında ulaşım sağlıyor. Fotoğraf: Nadine Al Lahham / IOM (2018)

IOM ile Mersin'deki programına katılan okullar arasında irtibat kurmada önemli bir rol oynayan IOM program asistanı Murat, müdür ile iletişim kurmam için tercüman olarak yardımcı oluyordu. Murat kendisi bir Suriye-Türkiye entegrasyon örneği oluşturuyor. Türk annesi ve Suriyeli babasıyla Halep'te büyümüş olan Murat, sürekli olarak iki kültürle de iletişim kuruyor. Türk toplumuna uyum sağlamaya çalışırken aynı zamanda Suriyeli kimliklerini korumanın onlar için ne anlama geldiğini anladığı için çocuklarla empati kuruyor. 

Okul müdürüyle sohbet ettiğimiz sırada birkaç kişi daha müdürün odasına girdi ve bize neredeyse tutulamayacak kadar sıcak olan ince belli küçük bardaklarda koyu siyah Türk çayı getirdi. Türk insanı çayı çok seviyor. Aynı zamanda bir misafirperverlik simgesi olan çay, hava nasıl olursa olsun cömertçe ikram ediliyor. Havası çok sıcak ve kuru olan Mersin'de, termometre 32 santigrat derecenin üzerinde ve okulda temel ihtiyaçlar dışında klima gibi araçlar da yok. Çay servisinden bir süre sonra müdürün ofisinden ayrıldık ve birkaç öğrenciyle tanışmak için dışarı çıktık. Çoğu binanın girişinde toplanmış olan öğrencilerden az bir kısmı da oyun alanında oynuyordu. Güneşte kavrulmuş beton basketbol sahasında birkaç öğrenci var ancak hava çok sıcak. Diğer çocuklar başka bir yerde sohbet edip kıkırdaşırken, birkaç kız öğrenci ise binanın yan tarafındaki gölgelik alanda ip atlıyordu. 

Mersin’de doğmuş, uzun yıllar İstanbul'da İngilizce öğretmenliği yapmış ve şu anda bu okulda müdür yardımcısı olarak görev yapan genç bir kadın öğretmen, beni Suriyeli öğrenciler arasında yaşça diğerlerinden büyük olan  14 yaşındaki bir kız öğrenciyle tanıştırdı. Öğretmeni onu, iyi seviyedeki İngilizce bilgisi ve yüksek eğitim düzeyi nedeniyle okulun en parlak öğrencilerden birisi olarak tanımlıyor. Bu kız öğrencinin kısa bir süre önce Halep'ten bir ebeveynin ölümünün ardından geldiğini söyledi. Liseye gitmek için can attığını ama Türkçe bilgisi sınırlı olduğu için bu konuda biraz daha ilerlemesi gerektiğini, bununla birlikte çok motive olduğunu ve hızlı öğrendiğini ekliyor. Kardeşleri arasında en büyük çocuk olan bu öğrencinin, eğitim çalışmaları konusunda ciddi olduğu ve içerisinde bulunduğu şartlarda böyle olması gerektiği açık. Genç kız yaşadığı trajik kayıpla çektiği sıkıntıları yansıtan ve yeni bir ülkede eğitim yoluyla bu durumdan çıkış yolu arayan bir duruşla yirmi yaş daha büyük bir kişinin ağırlığına sahipti. 

Sosyal ve kendine güvenen on yaşında başka bir kız öğrenci sohbet etmeye hevesli bir şekilde bizim yanımıza yaklaştı. Sınıfındaki Türk arkadaşlarıyla iyi anlaştığını ve onların gerçekten iyi insanlar olduğunu söyledi. Artık Türkçe öğrendiğini, sınıf arkadaşlarıyla birbirlerini anlayabildiğini ve daha iyi iletişim kurabildiğini söyledi. Öğretmeni gülümseyerek ona baktı. 

Sınıfında, farklı yaş ve öğrenim seviyelerinde altı Türk ve 14 Suriyeli olmak üzere yirmi öğrenci bulunuyor. Öğretmeni ise, 39 yıldır Tece Cumhuriyet İlkokulu’nda öğretmenlik yapıyor. Son zamanlarda kendisi için zor olan, Türkçe dil yeterliliklerinde büyük eksiklikler bulunan Suriyeli öğrencilerin öğrencilerin dil yeterlilikleri arasındaki seviyeyi dengelemekle uğraşıyordu. Bu konuda bazıları daha önce GEM'lerde de çalışmış olan Suriyeli danışmanlardan ve Türkçe öğretmenlerinden destek alıyordu. 

Okulda bir günümüz sona ererken, öğrenciler ve okul yönetimi dışarıda toplanıp çocukları eve götürmesi için IOM tarafından temin edilen okul servislerinin gelmesini bekliyorlardı. Okul, öğrencilerin yarısını oluşturan 140 Suriyeli öğrenciyi her gün okula getirmek için büyük ölçüde bu otobüslerden destek alıyor. Çünkü otobüsler olmadan bu çocukların eğitimi mümkün olmayabilir. Bu sırada  Murat ve öğretmenler ise çocukların otobüse binmesine yardım ediyordu. Ben de tanıştığım iki kız öğrenciye veda ediyordum. Otobüsler hareket ederken bir taraftan birbirimize gülümseyip el sallarken diğer taraftan gelecekte onları nelerin beklediğini merak etmekten kendimi alamıyordum.