-
Biz Kimiz
Biz KimizUluslararası Göç Örgütü (IOM), herkes için insancıl ve düzenli göçü teşvik eden Birleşmiş Milletler sisteminin önde gelen uluslararası kuruluşlarından biridir. IOM, 1991 yılından bu yana Türkiye'de faaliyet göstermektedir.
Hakkımızda
Hakkımızda
IOM Küresel
IOM Küresel
-
Misyonumuz
Misyonumuz1951'den beri insancıl ve sistemli göçü teşvik eden önde gelen uluslararası kuruluşlardan biri olan IOM, hem insani yardım hem de sürdürülebilir kalkınmayı birbirine bağlayan farklı müdahale alanları aracılığıyla 2030 Gündeminin hayata geçirilmesini desteklemek için önemli bir rol oynamaktadır.
Ne yapıyoruz
Ne yapıyoruz
Cross-cutting (küresel)
Cross-cutting (küresel)
- Veri ve Kaynaklar
- Harekete geç
- 2030 Agenda
Bazen, bir mülteci kampındaki basit bir tenis masası, bir aile için fırsatlarla dolu yeni bir yol açabilir. Nahide ve ailesi Suriye'de yaşıyordu ve babası beden eğitimi öğretmeni olarak çalışıyordu. Suriye'deki kriz tırmanırken, ülkeden hep birlikte ayrılmak zorunda kaldılar. 2013'te Hama'daki evlerinden ayrıldıklarında, henüz aile olarak neleri başarabileceklerine dair hiçbir fikirleri yoktu.
İlk olarak, Türkiye'nin Hatay ili yakınlarındaki bir mülteci kampında kaldılar. Nahide’nin babası Zakariya, kampta kaldıkları süre boyunca, kamptaki çocukları tenis masasının etrafında topladı ve onlara nasıl oynanacağını öğretti. O zamanlar kızı Nahide 8 yaşındaydı ve babasının çabalarıyla hayatında ilk kez masa tenisi oynayan çocuklardan biri oldu. Masanın etrafında toplanan çocukların sayısı gün geçtikçe artarken kamp yöneticisi, Zakariya'nın belediyede eğitmen olarak istihdam edilebileceğini fark etti. Böylece Zakariya, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Türkiye Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nda yeniden beden eğitimi öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Burada koruma altındaki Türk ve Suriyeli çocukları eğitti ve onların gelişimine katkıda bulundu.
IOM Türkiye Barınma ve Toplum İstikrarı ekibi, ilk olarak Antakya'da bir okul binasının tadilatını yaparken aileyle tanıştı. Birçok çocuğun sınırlı ekipmanla masa tenisi oynadığını ve bazılarının büyük potansiyele sahip gelecek vaat eden sporcular olduğunu öğrendiler. Ardından, Hatay Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile işbirliği yaparak çocukların ihtiyaç duydukları ayakkabı, raket, top gibi profesyonel ekipmanları sağlayarak onlara destek oldular. 2019'da bu gruptan kendini adamış genç bir sporcu olan Nahide, ülke şampiyonasına katılarak ülke birincisi oldu. Dünya Şampiyonası'nda Türkiye'yi temsil etme hakkını kazandı. Nahide, pandemi sonrasında işler normale döndüğünde Almanya, Lüksemburg ve Fransa'da çeşitli turnuvalarda ülkeyi temsil edecek.
Nahide mutluluğunu şöyle anlatıyor: “Hatay'ı temsil etmek bile benim için harikaydı, sonra ülke şampiyonu oldum. İstanbullu bir kızla oynadığım final turunda önce başaramayacağımı düşündüm ama sonra kendime güvendim ve bunu gerçekleştirdim." Nahide kendisine inanmanın onu birçok yönden daha iyi hale getirdiğini, turnuvalarda rakibinin 10 sayı önde olduğu bir maçta, oyunu bırakmayarak maçı kazandığını da sözlerine ekliyor.
Babası Zakariya, Nahide’nin başarısının, Türk ve Suriyeli arkadaşlarına ilham vererek, onları cesaretlendirdiğini söylüyor. Şu anda yakın arkadaşı, Nahide ile düzenli olarak antrenman yapmak için onlarla birlikte kalıyor. Takımdaki Türk oyunculardan biri olan arkadaşı, Nahide gibi başarılı bir oyuncu olmak istiyor. Spora olan tutkuları onları bir arada tutarak birbirlerinden bir şeyler öğrenmelerini sağlıyor. Birlikte oynarken, aynı zamanda göçmen ve ev sahibi topluluk üyeleri olarak sosyal uyum konusunda tüm toplum için bir örnek teşkil ediyorlar. Ancak Nahide ablalarıyla oynamanın her zaman daha rekabetçi olduğunu, çünkü onları rol modeli olarak gördüğünü söylüyor.
Pandemi onun günlük rutinini kısıtlasa da, derslerine devam ederken haftanın beş günü günde üç kez pratik yapmaya devam ediyor. Kendisi aynı zamanda çok başarılı bir öğrenci ve ileride masa tenisi eğitmeni ya da eczacı olmak istiyor. Şöyle de ekliyor: “Her iki durumda da masa tenisi oynamayı asla bırakmam çünkü bu oyun bana her koşulda devam etmeyi öğretti. Bu yüzden, hayatlarında zorluklarla karşılaşan tüm sporculara tavsiyem: Pes etmeyin, oynamaya devam edin! "