Her yıl 10 Ekim’de Dünya Ruh Sağlığı Günü’nü anarken, basit ama derin bir gerçeği hatırlıyoruz: Kendine faydası olmayanın başkasına faydası olamaz.

Tam da bu noktada, İzmir'deki Psikososyal Mobil Ekibi tarafından düzenlenen iki etkinlik katılımcıları bu gerçeği düşünebilecekleri etkinliklerde bir araya getirdi. Etkinlikler ayrıca bireysel iyi olma halimizin başkalarına bakım sağlama yetimiz arasındaki derin bağlantıya dikkat çekti. 

Fotoğraf 1: Pozitif Ebeveynlik seminerinde belediye personeli ruh sağlığını iyileştirme yollarını tartışıyor. Fotoğraf 2: İzmir’deki göçmen ve yerel topluluklardan kadınlar yoga seansına katılıyor.

İzmir Bornova Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen Pozitif Ebeveynlik semineri ve Kadınlar için Yoga ve Duygusal Farkındalık etkinliği, ruh sağlığının bakım sağlayıcı, ebeveyn ve toplum üyesi rollerimizdeki önemi üzerine düşünme fırsatı sundu. 

Pozitif Ebeveynlik seminerinin en önemli mesajı: Çocuklarımızı yetiştirmek, kendimizi yetiştirmekle başlar, oldu. Ailelerine destek olmak için her gün çalışan katılımcılar, çocukların gelişebileceği güvenli, sevgi dolu evler yaratma yollarını tartıştı. Ancak bu stratejiler keşfedildikçe, bir başka konu daha öne çıktı: Ebeveynler, bu istikrarı sağlamak için duygusal ve zihinsel açıdan iyi olmalıdır. 

Tartışmalar, ebeveynliğin sadece çocuklara bir şeyler öğretmekle ilgili olmadığı, aynı zamanda dayanıklılık, empati ve duygusal dengeyi kurmakla ilgili olduğu ortak bir farkındalığa dönüştü. Seminer, ebeveynlerin doğru destekleri aldığında çocuklarını yaşamın zorlukları karşısında daha iyi yönlendirebildiklerinin altını çizdi. 

"Çocuklar bizim aynamızdır. Ne yaparsak aynısını yaparlar. Söylediklerimizden çok yaptıklarımızı yaparlar, bu yüzden ruh sağlığımızın çok iyi durumda olması gerekiyor." – Nurten Alkan, Kadın ve Aile Hizmetleri, Bornova Belediyesi

Buna paralel olarak düzenlenen Kadınlar için Yoga ve Duygusal Farkındalık etkinliği, fiziksel ve duygusal sağlığa özen göstermenin önemini hatırlatan önemli bir faaliyet oldu. Türk ve Suriyeli kadınların bir araya gelerek bedenleri ve duygularıyla yeniden bağlantı kurmalarına yardımcı olmayı amaçlayan yoga seansı, stres, kaygı ve günlük yaşamın fiziksel yükünü yönetme konusunda farkıdalık yarattı. 

Birçok kadının, çocuklar, yaşlı akrabalar veya daha geniş bir topluluk için bakım sağlama sorumlulukları, genellikle kişisel bakımı ikinci plana itiyor. Bu etkinlik, katılımcılara kendi iyilik hallerine odaklanmaları için güvenli bir alan sağladı. 

"Bardağın boş tarafı yerine dolu tarafına odaklanırsınız, bu da zorluklarla başa çıkarken kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Bu durum toplumu da etkileyebilir." – Meral, Etkinlik Katılımcısı

Bu basit içgörü, özellikle çatışma, felaket ve yerinden edilmenin etkilerinden iyileşen topluluklarda, günlük yaşamın telaşı içinde sıklıkla unutuluyor. 

Bu topluluklar için psikososyal desteğe duyulan ihtiyaç daha da acil hale geliyor. İnsanlar genellikle hayatta kalma güdüsüyle, travma, belirsizlik ve ailelerinin acil ihtiyaçları arasında denge kurmaya çalışıyorlar. İster bakım veren, ister toplum lideri olarak çalışıyor, ister sadece kendi hanelerini bir arada tutmaya çalışıyor olsunlar, ruh sağlıkları genellikle arka planda kalıyor. Ancak bu iki etkinlik, ailenin ve toplumun ön saflarında yer alanların, hayati çalışmalarını sürdürebilmeleri için psikososyal desteğe erişmeleri gerektiğini vurguladı. 

Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde, kendi ruh sağlığımıza özen göstermenin bencilce olmadığını hatırlayalım. Kendimize özen göstererek daha iyi ebeveynler, daha iyi toplum üyeleri ve daha iyi insan oluruz. İnsani krizlerden günlük strese kadar birçok zorlukla dolu bir dünyada, bu belki de öğrenmemiz gereken en önemli ders. 

2024 yılında, IOM Türkiye’nin Psikososyal Mobil Ekipleri, ABD hükümeti desteği ile Bornova, Torbalı, Karabağlar ve Buca’da 1869 kişiye destek verdi.